Her gün uyandığımızda sıfırdan başlıyor gibiyiz. Gün içinde karşımıza bizi sinir edecek, mutlu edecek, heyecanlandıracak ya da korkutacak bir sürü olayla karşılaşabiliyoruz. Duygu trafiğimiz oldukça yoğun! Peki size aslında bu duyguları bizim yarattığımızı söylesem?
Alalım senaryomuzu:)
Mesela bugün komşunuzun köpeği size doğru koştu, çok korktunuz ve komşunuza da köpeği salık gezdirdiği için sinir oldunuz. Peki aynı olayı başka biri böyle yorumlayamaz mıydı? “Karşıdan gelen köpeğe "aaa ne tatlı gelsinde oynayalım, komşumda ne iyi, ne şeker insanmış köpeğini hiç üşenmeden her gün gezdiriyor.”
dese! Aynı olay, farklı kişiler, farklı düşünceler dolayısıyla farklı sonuçlar!
Yani demem o ki herşeyi üzerinize almayın benim son 5-6 senedir benimsediğim bir felsefe var, “Herkes Haklıdır”. Kendi büyüdüğü yere, kendi hayatı algılayıp yorumlamasına ve değer yargılarına göre evet herkes haklıdır! Biri bir şeye çok sinirlenmişse size bağırıyorsa kendi içinde kendi ile mutlu değildir. Yoksa siz dünyanın en iyi insanı olsanız bile sizinle savaşacak bir şey bulabilir. Bir insanla çok mutluysanız, onun kendi içinde de çok mutlu olduğunu göreceksiniz.
Karşınızda 3 kişi otursa ve kötü bir şey söyleseniz. Kimisi sizinle kavga eder, kimisi bir kahkaha atıp size espriler yapmaya başlar, kimisi de döner arkasını gider.
Olaylara verdiğimiz tepkiler bizim kendi düşüncelerimiz, duygularımız ve kendi değer yargılarımıza bağlıdır.
Milattan 40 yıl önce yunan felsefecisinin şu sözleri tamda demek istediğimi anlatmış;”İnsanları mutlu ya da mutsuz eden “ŞEYLER” değildir. Onları etkileyen “ŞEYLERE İLİŞKİN ALGILAMALARIDIR.”
Demem o ki; HERŞEYİ ÜSTÜNÜZE ALMAYIN!